Perşembe, Şubat 27, 2014

 Doğaya saygı evde başlar...





















Tohum, nasıl toprakta hayat buluyor, büyüyüp dallanıp budaklanıp, zamanı gelince de, toprağın ona verdiği kadarından fazlasını doğaya veriyorsa, çocuk yetiştirmekte biraz ona benziyor. 
Çocuk gelişimi uzmanı ya da toplum bilimci falan değilim, sadece iyi bir gözlemciyim diyelim.
Rahmetli babam, "hayvanı sevmeyen, insanı hiç sevmez, çiçeği sevmeyen kimseye gül vermez" derdi.
Hayvanı sevmeyen bir anne-babadan, "hayvan sevgisi ile çoşan bir çocuk", ya da çiçek, böcek, ağaçla oynatılmayan bir çocuktan, "doğa sever" bir kişilik yetişmiyor çoğu zaman. -İstistanalar varsa/vardır tenzih ederim.-
Biz de ne varsa, çocuğa da onu veriyoruz yani.
Tüm bunları sevmek, saygı duymak, ana-baba ocağında başlıyor. İlk tohumlar orada atılıyor. 
Eğer allerjik bir durumları yoksa, zamanınız varken, ey sevgili anne-babalar:
Bırakın,  haşır-neşir olsunlar kuşla, böcekle, kedi, köpekle, otla, çiçekle. 
Bırakın, güvendiğiniz kişilerle rahatça iletişim kursunlar. Bilgisayar başında zaman geçirmektense, çamura bulansınlar, bisikletten yuvarlansınlar. Alp gibi, poposundan arı soksun, çomak sokmaya kalkarsa yuvalarına:) -3 yaşında, kuzeni ile bahçede arı yuvasını didiklemişler, arılar saldırınca, kuzen kaçmış, bizimki topalak ve küçük olduğu için kaçamamış, arı ısırıvermiş mayosunun üzerinden:)- Üfledik, öptük, geçti dedik, geçti. Korkmadı arılardan bir daha ama çomakta sokmadı hiç:)

Evet, zaman çok değişti tabi, güven kalmadı kimseye diye diye...
Öyle bir ürkek nesil yetiştiriyoruz ki, 
Kedi kuyruğu eline değdi diye çamaşır suyu ile kızının elini saatlerce yıkayan anne, 9 yaşındaki çocuğa "ne yakışıklı bir delikanlısın sen" diyip saçını merhametle okşayan dedeye dövecek gibi bakan baba...
Biraz rahatlasınız artık da, çocuklarda bir "OH!" dese hı?
"Bahçe mi var? nerede bulacağız otu, böceği, koca beton şehirde sayın bilmiş blogger" diyen herşeye muhalefet sevgili ebeveyn:
Bir zahmet, iki saksı alıp, ekiverin bir kaç dal, yeşermeye başladığında, "çocum bi koşu bana maydonoz topla gel saksıdan" diyin en tatlı halinizle.
Hem eviniz, hem ruhunuz yeşermezse, ben kısmetse buradayım.
Görüşürüz illa ki.
Can Yücel bile demiş zamanında:
"İçindeymişiz, yeşilmişik, sazmışık" diye...




26 yorum:

  1. Biz de evvelsi gün çocuklu bir arkadaşımla konuşuyorduk, Türkiye'de pek çok yerde hobi bahçeleri varmış. Sanırım kiralanıyormuş ve çocuklar minik kulubelerinin bahçelerinde ekip biçip, toprakla haşır neşir oluyorlarmış. Arkadaşım da kendi çocuğuna böyle bir doğaya dönüş sağlamak için araştıracaktı... Haftada bir gün bile olsa, toprak kokusunu duyar en azından...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok şükür bizim öyle bir durumumuz olmadı. Alp 3 yaşındaydı buraya taşındık, tam hareketli çağları. Yeşil ve düz, ağaçların olduğu, çimenlik bir alanımız var. Göl var, kediler, köpekler, ördekler hatta fareler bazen:) Bahçe de tabiki:)
      Ama bakıköy de ilk üç yaşına gelinceye kadar oturduğumuz ev, yol kenarı bir apartman katıydı. Üstten uçak, yandan ambulans sesi sürekli:(
      O zamanlar bile uyanır uyanmaz giydirir, parka götürdüm, kumda oynasın, salıncakta sallansın diye.
      Arkadaşında iyi bir yöntem bulmuş. İstanbul da hele yeşil alan bulmak zorlaşıyor her geçen gün.

      Sil
  2. :),izi kalmazsa hatırlanır mı çocukluk,bi kaç çizik olacak dizde,ha diyecek bisiklet yarışında birinci oldum,arkadaki arkadaşım frene basmadı telaştan benim bisiklet onu durdurdu,haliyle benim bisiklete çarpınca yere düştüm,diz kanadı bu arada:)anıları olacak adamın:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi? Anıları sonra bizim gibi, yaşatacak. Yoksa kaybolup gidecek bir sürü değer.

      Sil
  3. :) çook güzel yazı. seviyorum yazılarınızı :)

    YanıtlaSil
  4. Biz şanslı dönemde büyümüşüz sokakta oynanan oyunlar, ağaç tepesinde yenen meyveler, bilgisayar başında geçirmedik o günleri. ben 5 yıldır İstanbul' dayım, babamın işi sebebi ile hep ufak şehirlerde yaşadık. Belki yanlış düşünüyorum bilmiyorum ama bu şehirde çocuğum büyüsün istemiyorum, oda ağaç tepelerinde gezsin, yazın tadını bahçelerde çıkarsın üzüm toplasın, her şeyin doğalını yesin istiyorum.. ufacık balkonumuzu görsen nane, birkaç soğan, sarımsak, yazın domates, biber ekiyorum. onun o sayılı domatesleri her gün olması beklemesini görünce bu şehirde yaşamak beni gerçekten üzüyor :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tahmin ediyorum senin balkonda benim gibi:)
      Olsun, o bile mutluluk kaynağı sana da, bana da.

      Sil
  5. Ayyyy kedi köpek mi? Kılı tüyü kist yapar ayol ! hırrr gırrr !!!
    Aman üstü başı kirlenmesin ben kaç para saydım onun pantolununa gömleğine gırrrr !!!!
    Sonuç ;bunalımlı çocuk,obez gençlik,sevgisiz yetişkin...
    Kalemine sağlık canım benim ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aaa.. evet onu da duymuştum bak, kist yapar demişti biri kedi-köpek tüyü için:)

      Sil
  6. Son derece haklısın çocuklar biz ebeveynler yüzünden çocukluğunu yaşayamıyor birazda, çocuk köpekten korkmayı biz tepki verirsek öğreniyor, bizim yaklaşımımız çok ama çok önemli, ay yerim ben totosundan arı ısıran alp'i:)
    hıı bide senin gözünden bişeylere bakmak çok zevkli..
    Sevgiyle kal,
    öperim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin kızlar da maşallah çok şanslı sebuşum. Sizde anne-baba olarak bu konuda çok hassassınız biliyorum. Bu nedenle o güzel kızların çok mutlu çocukluk geçiriyor. Gülen gözleri söylüyor bunu, ben değil.
      Çok teşekkür ederim, sağolasın.

      Sil
  7. Emel senin yazılarına bayılıyorum güzel bir kitabı okur gibi okuyorum dediklerinde çok haklısın şimdiki çocuklar dört duvar arasında büyüyor birde biz ebeveynler kısıtlamalar getirdiğimizde içine kapanık özgüveni olmayan çocuklar haline geliyorlar.Ben çocuklarıma elimden geldiğince doğayı ve hayvanları sevdirmeye çalışıyorum oğlumun astımı olmasa çoktan o kuyruklu dostlarımızdan edinmiştim o da çok istiyor ama ileride bir gün belki olur sevgilerimle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evde çok zor melltem, yani apartman katında demek istedim. İnşallah bende bahçeli bir ev alırsam, ilk işim bir köpek sahibi olmak olacak.
      Çok teşekkür ederim, sağol.

      Sil
  8. Şimdiki çocuklar bir başka hakikaten Emel ,ne oyun kültürleri , ne de topraktan haberleri var.Bizler ne şanslıymışız.Bazen Yağıza çocukluğumuzdan bahsettiğimizde, gözlerinin hayretle açıldığına tanıklık etmişliğimiz var.Çok merak ediyorum onlar çocuklarına neler anlatacaklar. Öpt.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim elimizde biraz Ebrucum. Yani anne-baba olarak. Bu yaşlarını biraz yönetmek lazım. 15-16 yaşına geldiklerinde zaten dinlemeyecekler, kendi bildiklerini okuyacaklar ama en azından bu yaşlarında, onları doğa ile haşır neşir kılarsak, -fırsat buldukça tabi-anlatacak çok şeyleri olur, merak etme:)

      Sil
  9. Ne güzel bir hatırlatma:) Tam senlik. Kıl,tüy, toprak,çamur, kirlenme..bitlenme...pislenme derken; Dört duvar arasında, steril kavanoz bebekleri oluşturmaya başladık.:( Çiçeğe, böceğe, doğaya hasret, gördüğünde ne yapacağını bilemeyen, doğayı masal kitaplarının ya da çizgi filmlerin yaratısı zanneden çocuklar.:( Ellerindeki makinelere, çiftlik kurduran, raptiyeden patatese kadar ticaret yaptıran ipad çocukları:( ... Çamurdan hazırladığım içi sardığım ceviz ağacı yapraklarını, bahçeye yavrulayan anne kediyi ve yavrularını sandığın içine koyarak yatağımın altına saklayışımı, taze cevizi ayıklarken ellerimin nasıl boyandığını, kış uykusundan kalkan kaplumbağa ve kirpilerle nasıl oynadığımı, büyük halamın hediye ettiği bir dişi bir erkek ördeğin nasıl 11 yavruya sahip olduklarını, kuluçkadayken kalkmasın diye çocuk aklımda ona nasıl masallar okuduğumu unutamam:))) Ya şimdi??? Üç kedi, bir torun, bir balkon çiçek yaşayıp gidiyoruz işte:)) Sevgiler fotoğrafların prensesi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin torunda çok şanslı Nilgüncüm, sen varsın herşeyden öte hayatında. Doğası da sen, oyunuda sen, anıları hep sen olacak.
      Kokunu bile hatırlayacak.
      Ne mutlu sana,
      Anlatacak çok şeyi olacak ilerde eminim:)
      Çok teşekkür ederim, çok sevgiler.

      Sil
  10. Harika olmuş, eline sağlık canım! Onlar hayata bakış açımızdır!Renklerimizdir!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Petekçim çok teşekkür ederim. "Renklerimiz", çok güzel bu!
      sevgiler

      Sil
  11. Ne güzel yazmışsın Emel! Seviyorum seni de blogunu da :)

    YanıtlaSil
  12. Çocukları istediğin kadar tutmaya çalış, çocuklar zaten buluyorlar çamura bulanacak bir vesile, kumla oynayacak bir köşe.. Son zamanlarda bilmiyorum bir gün ki Melodi elleri temiz dışardan gelsin. Ağaçlara sarılıp tırmanmaya çalışıyor, çim bulsun direk yatıp "roll roll roll" yapıyor :)) Ipad'ini de çok seviyor, o ayri tabii! ;)) Ama doğa kesinlikle apayrı bir mutluluk veriyor..

    YanıtlaSil
  13. yok! çok çocuk var robotlaşmış İpekçim. Üzülüyorum o yüzden girdim bu konuya. istisnai ortamlarda evet, çocuğu zaten tutamazsın, ama dört duvara hapsedilmiş, önünde bilgisayar ile odasına kapanmış, değişik bir nesil de var.
    İpad i sevmeyen var mı? Benim bile elimden düşmüyor. Çocuk napsın:)

    YanıtlaSil
  14. evden ayrıldığımda 18 yaşındaydım...ilk yaptığım şey bir kedi sahiplenmek oldu...annem hiç haz etmezdi evde bir hayvan fikrinden...ama şimdi 7 yıldır birlikte yaşadığı bir kedisi var...şimdi anlıyor beni...içimdeki bu hayvan sevgisini...ama Allah var yukarıda hiç karışmazdı sokaklarda koşturmamıza,kirlenmemize....ve onun kadar,çiçeğe doğaya hayranlığı tavan yapmış birini tanımadım henüz...bilgisayar almıştık ona 3-4 sene önce,ilk söylediği şey; sibel bana güzel manzara resimleri aç ,oldu....

    o kadar haklısın ki...umarım herkes kendinden parçalar yerleştirirken çocuklara,doğa ve hayvan sevgisini de yerleştirmeyi unutmazlar...

    YanıtlaSil
  15. Sibelcim, anneciğinden çok şey geçmiş sana. Hepimiz böyleyiz işte. Onlardan ne alırsak, onu veriyoruz etrafımıza. Çok uzun, sağlıklı yaşasınlar dilerim.

    YanıtlaSil