Gün ışığı
Öğrencilik yıllarım dahil, mezuniyet, akabinde çalışma hayatımın 17 senesi, Nişantaşı'nda geçtiği için, daha doğrusu, Nişantaşı'nda, genelde, yerin "beş kat altında" yer alan dairelerde geçtiği için, gün ışığına hasretim, uzun yıllara dayanır.
Bilmeyenler için, İstanbul Nişantaşı'nda, çoğu apartmanın, önden giriş katı diye kiraladığın ev, -5. kat -bahçeye açılan kat- olduğunu anlamakta zorlanırsın, gelenlere de anlatmakta, tarifte yetersiz kalırsın o derece.
Binalarda bir nizamda, yan yana dizildiği için, genelde gün ışığı tek bir yerden girer evin içinde. O da, sızıntı şeklinde.
Yeni mezun olmuşum, iş yerine yakın bir ev bulmak lazım. 17 yaşımı yeni bitirmişim, kardeşim 15'inde. O da benimle, aynı okulun son senesinde.
Nişantaşı o zamanlarda çok lüks ve pahalı. Aldığın maaşın yarısı, anca giriş ya da bodrum katında bir tek göz olan daireye gider zaten.
Geri kalanı koca bir ay gecinmek için kısıtlı kullanmak zorundasın. Neyse ki; yemek iş yerinden.
Allah'tan düzensiz çalışma saatleri, gece nöbetleri derken, evde fazla vakit geçirmiyordum.
Aradan yıllar geçti, Nişantaşı, hayatımda, güzel hatıralarla yer etti tabi, ama o karanlık ve gündüz vakti bile lamba yakman gereken, perdeleri sıkı sıkıya kapalı evler, içimde hala"cız" etkisi.
Deseler ki, -kim diyecekse!- "bak Abdi İpekçi'de, sana bedava daire, git -otur." Elimin tersi ile değil, avuç içlerimle itelerim.
Kalabalık, kargaşa, motor sesi, insan seli kasıyor beni.
Kuş sesi, çocuk sesi, ezan sesi duyayım. Sabah horozlar ötsün, yaz akşamları, cırcır böcekleri, kurbağalar.
Akşam sefası koksun heryer ya da iğde,
Toz, egzoz, kömür değil.
Neyse ki, gençlikte, herşeye katlanılıyor. Bazı şeylerde zaruriyetten tabi.
"Hayaller", "beklentiler", "ilerdeler" diyip, telaşın içinde kayboluyor insan bir nevi.
Şimdilerde, oturduğumuz ev, neyseki, kargaşadan uzak, yeşili bol, "ışığı en çok alan evlerin" olduğu bir yerde.
En önemlisi, loş oda, arka oda, karanlık mutfak cümleleri kurulmuyor.
Perdeler kapanmıyor.
Bol ışık, sadece bol ışık.
Ne demiş bak büyükler: "güneş giren eve doktor girmezmiş"
Açın perdeleri bu güzel günlerde, güneş dolsun içeri.
Gölgeler oluştursun duvarda,
Siz sadece seyredin.
günaydın pınarcım .senin bugünki görsellerinle gün ışığı içerilere dağıldı zaten.istanbulda bende nene hatun ilkokuluna gittiğim yıllarda nişantaşında bodrum katında 1 yıl yaşadım kömür kokusu hala burnumda çünkü odam kömürlüğe bakardı.şimdi 38 yaşındayım antakyada şehirden uzak bahçeli bir evim var.tanrı herkese istediği gibi yaşam sürmeyi nasip etsin.sevgilerle didem.
YanıtlaSiloh ne güzel, sağlıkla mutlulukla oturun inşallah evinizde Didemcim.
SilSevgiler.
Güneş seni, aileni, yuvanı daima sıcacık ışıtsın, Emelciğim. Sevgilerimle.
YanıtlaSilÇok teşekkürler, güzel dilekler, güzel duygular...
Silhep böyle olsun, hayat zaten kısacık.
her mihnet kabulüm,
YanıtlaSilyeter ki gün eksilmesin penceremden..
Cahit Sıtkı Tarancı
"Doğan güne hükmümüz geçmiyor" dediği gibi,
Silama, görmek için o kadar güzel şeyler var ki! Gün ışığı bile yeter değil mi?
Çok teşekkürler sevgili moon hatırlattığın için.
Ben artık şu şekilde okuyorum sayfanı önce fotolara tek tek bak, yazıyı oku, sonra başa dön inceleye inceleye bak şeklinde :) Yoksa olmuyo...makasımı gördüm yine :)
YanıtlaSilAydınlık ev gibisi var mı? Az eşyam olsun, lüksüm olmasın ama ışığım olsun...
haha:) komiksin Ebru ya. Sıraya mı koydun:)))
SilMakas evet, yine sana göz kırptı değil mi:)
Hayırlı sabahlar Emel, bahsettiğin evlerden birinde abim oturuyordu, gittiğim zamanlarda arabayla garaja giriyorduk direk bahçe katı diye geçtiğinden, :) güzel yeşillik bir yere bakıyordu hemde garajdı işte bilirsin, çok bi şey anlamıyordum kısacası hangi katta oturduğuna dair, bir gün apartmanın giriş kapısından girdik ve asönsör 3 kat aşağı indi şok oldum, dedim yerin dibine mi ödüyorsun tomarla parayı bizim oralara gelse bahçe içinde, yeşillik, göl manzaralı ama orada ödediğinin yarısından da ucuz neymiş efendim merkezmiş :)))))) gerçekten merkez hatta sanırım dünyanın merkezine az bişey kalmış az daha inseller madenlere ulaşacaklar :))) Neyse çok uzattım yine şaka bir tarafa rabbim herkesi istediği yerde huzurla yaşatsın inşaallah... Yine nefis fotoğraflarınla içimizi ısıttın emeğine sağlık... Sevgilerimle...
YanıtlaSilAmin Hülyacım.
SilNişantaşı tek değil aslında, istanbul da o kadar çok yer var ki böyle. Şişli de aynıdır. Işık almaz, eski, köhne evler, nasış fiyatlara satılıyor dudağın uçuklar. İşin garip tarafı alıcısı çok.
Herkes mutlu olduğu alanda yaşasın ne diyelim.
Çok teşekkürler
Cok haklisiniz...
YanıtlaSil:)
YanıtlaSileskiye gittim emel :) :( :)
ne kadar genç başladık herşeyi yaşamaya değil mi?
şimdi çocuk dediğimiz yaşta bizim elimizde başkalarının acıları vardı çoğunlukla.
bundandır herhalde hep gülesim hep yapasım var:)
ikimizde eskilere gitmişiz bu günkü yazılarımızda
sevgiler
Gerçekten öyle. Daha 13-14 yaşlarında yatılı, sıkı bir okul, anadan-babadan uzak, kendini en çok geliştireceğin yaşlarda manastıra kapanmış gibiydik.
Sildüşünsene 17 yaş nedir ki?
18 ine bile girmeden aldığın ağır sorumluluklar. Şimdi "emekliyim dediğimde, millet aaa ne kadar genç emekli olmuşsunuz" diyorlar. Bilmiyorlar ki, onlar ana-babaları ile sıcacık evlerinde okullarıan gidip gelirken, biz hayatımızı idare etmeye, para kazanmaya başlamıştık.
Neyse, çok derin konular.
Konuşuruz bir ara:)
Güneş senin, baktığın yerde, beyninde:) Işıl ışılsın Emel. Karanlığı aydınlatan ateş böcekleri gibisin.:)) Loş, karanlık kavramları geride kalmış,artık nereye girsen gün ışığı...:) Sevgiler
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, ruhumun kelebeği Nilgünüm benim.
SilGünaayyydın Emel hanım :)
YanıtlaSilİçim açıldı sabah sabah resimlerinizi görünce,allah bol ışıklı bol kahkahalı ve mutlu günler getirsin size o zamanlar çok istemişsiniz demek ki allah hep gönlünüze göre versin.
Sevgilerimle,
Sağol chido's. Çok teşekkür ederim. Bu arada benim ablamında adı çiğdem ve onunda kısa adı çidoş:)
SilNe güzel yazmışsınız, Güzel evinizde ömür boyu mutluluklar :)
YanıtlaSilSinop'a gittiğimde dayı kızında kaldım. Gündüz perdeler örtük,karşıda kapalı stadyum.Duvar yani Beni afakanlar bastı. Sizi çok iyi anlıyorum.Evim üst katta.perdeleri çok güneş gelmesin diye örtüyorum.Geceye çıkarken perdelerin kapanması beni mutsuz ediyor.Resimlerin aydınlığı sizi daima sarsın.
YanıtlaSilAh benide basar o afakanlar, sıkı sıkı kapalı olunca kapı-pencere, perde.
SilNeyse ki yaşam olanlarımızı seçme sansımız var.
Çok teşekkür ederim.
Özellikle b u mevsimlerde ışık güneş nasıl güzel oluyor :)
YanıtlaSilEvet, en güzel zamanları, cemre de düştü. Oh ki ne oh:)
SilEvinizin fotoğraflarını gördükçe içi aydınlanıyor insanın...
YanıtlaSilHuzurlu günleriniz olsun hep :)
Çok teşekkür ederim, hep aydınlık günler inşallah.
SilBenim çocuklar aynı sözünü ettiğin o evlerden birinde oturuyorlar . Güneşi bol aydınlık bir evde büyümüş olmasına rağmen,gece dışarı çıkabilme lüksü, ulaşım rahatlığı bıdı bıdı ... dediler o evi tuttular. Bana da bedava versen istemem ama gençlik işte :)
YanıtlaSilMoon'un mırıldandığı dizeleri yazacaktım ama o benden önce davranmış bile :)))
Evin ferah ,gönlün huzurlu olsun Emelciğim ♥
gençlik pek umursamıyor, evi otel gibi kullandıkları için genelde değil mi Nilgüncüm.
Silİlerde kaçacaklar onlarda, bulacaklar kendi mabetlerini.
Biz de aynıydık işte.
Çok teşekkür ederim, sevgiler, selamlar
Emel Hanım, harika fotoğraflarınız, muhteşem dekorasyonunuz ve içten, samimi yazılarınız ile nasıl bunca zaman sizi fark etmemişim, anlayamadım!!!
YanıtlaSilIşığımız hiç solmasın... İzliyorum, bloğuma da beklerim, sevgiler :)
Çok teşekürler sibelcim, bende seni nasıl buldum hatırlamıyorum. Girdim baktım hemen bir çok sayfana. Vakitli geleceğim bir daha:)
SilBeyaz her şeye yakışıyor ;) severim ..sevgiler.
YanıtlaSilen sevdiğim benimde.
Silistanbulda yaşamış biri olarak o evleri bilmezmiyim .neyseki şimdi biraz daha yaşanılası evler yapılıyor.Tabii her yer beton yığını o ayrı.Sen onu bunu boş ver Emelciğim senin ışığın eksilmesin .
YanıtlaSilMezun olduğumda Nişantaşı'nda bir iş bulmuştum.Anlaşırken aynı semtten 2 odalı bir lojmanı var diye anlaşmıştım.Nereden bileyim bu lojmanın Görgülü Pastanesi'nin arka sokağında zemin katta izbe bir yer olduğunu.Hatırlamak istemediğim yerlerdendir.Çok değil 3 ay dayandım yoğun çalışma ve kasvetli ev hayatına.Şimdi aydınlık bir evim var,ben de sizin gibi şanslılardanım.Mutlulukla oturun.
YanıtlaSilçok şükür, neyseki uzun sürmemiş.
SilBizim ki biraz mecburşiyetten. Gidecek, kaçacak başka bir yerin olmamasındandı ama neyse, geldi geçti.
Çok teşekkür ederim.
Fotoğrafların ferahlığını hoşluğunu tekrarlamama gerek yok, evden huzur fışkırıyor zaten o ayrı ben başka bir şeye değineceğim, kalplerimizin bir oluşuna, 3 gündür yazı yayınlayacağım, dün sabah fotoğrafları çektim yok olmadı bir türlü gün içinde düzenleyemedim, neyse yarın dedim, sonra oturdum dün gece yarısı bilgisayar başına, picmonkey'deyim, yaa dedim şu fotoğrafta bir şey eksik, aradaım taradım güllere denk geldim, heh işte dedim bu gül yakışır, hemen düzenledim, bugün sabah yine arkadaşlarla sohbet + bilgisayar güncellemesi derken nihayet yayınladım, her yayın esnası blog dostlarımın güncel yayınlarını da check etmeye çalışırım, bugün gün içinde onu da yapamadım, akşam oldu ancak göz gezdiriyorum, sana uğrayayım dedim ve daha ilk fotoğrafında o güzelce yerleştirdiğin gül dalını görünce tamam yaa dedim, var bizim aramızda bir şey bizi ortak paydalarda buluşturan, aynı şeyleri düşünme durumu :D ne güzel değil mi :D çok öpüldün Emel'cim, destan yazdım onu da affeyle :D
YanıtlaSilNe güzel tesadüf olmuş. Senin güzel gözün gülü farklı göstermiş. O gül başka bir gül oluvermiş.
YanıtlaSilKalp kalbe hep karşı olsun:)
Ahucum, sevgiler.
Ahh Emel, biz de 17 yıl küçücük ve az ışık alan bir evde oturduk, şimdi ki onun yanında saray ama o da az ışık alıyor. Yatıp kalkıp bol ışııklı bir ev için dua ediyorum, biliyorum bir gün olacak:)
YanıtlaSilŞimdilik senin bol ışıklı, huzur dolu evinin fotoğraflarıyla idare ediyorum ben de:)
ben bu mesajı yeni gördüm:(
SilKusura bakma Ayda.
inşallah seninde gönlüne göre bir evin olacak, içinden geçir ve sürekli canlı tut bu dileğini.
Sevgiler, teşekkürler
Herzaman gunes isiginda ve aydinlikta yasamaniz dilegi ile..
YanıtlaSilçok teşekkür ederim. Sevgiler
SilSevgili Emel merhaba:)
YanıtlaSilSize bir konu hakkında danışmak istiyorum.Sandalyelerime beyaz kumaştan giydirme yapmak istiyorum.Gördüğüm kadarıyla sizin koltuklarınızda da beyaz kumaştan giydirme var.Hangi kumaş türünü kullandınız?
Leke tutma konusunda sorun çıkarıyor mu?
Canvas, keten türü kumaşlar var genellikle,Sizinkide o türden mi?Yanıtlarsanız sevinirim.Sevgiler,sağlıklı günler:)
Arzu Merhaba,
Silbenim sandalyeleri, evlenirken yıllar önce, kelebek mobilya dan almıştık. Üstleri epey bir eskimişti. Sonra bir gün ikea nın fırsat reyonunda bu kılıflara rastladım. tesadüf benim sandalyelere birebir uydu.
Çok komik fiyatlara, önce 1, sonra 2 derken takımı tamamladım. Beyaz ve krem %100 pamuk kumaşlardan yapılmış. Leke tutmuyor. Yıkanınca tertemiz oluyor.
Senin sandalyelerini bilmiyorum ama bu modelse, ikea sandalye kılıfları var, onlara bir bak istersen.
Çok sevgiler, selamlar