Çocukluğumun geçtiği ev, eğer kalsaydı şu an 60-65 yıllık olması gerekiyordu. Kalsaydı diyorum, çünkü, çok kısa bir süre önce, her yerin apartman olması gerektiğine karar veren inşaat sektörü, bizim minik bahçeli, tek katlı evimizinde yıkılıp yerine çok katlı, beton bir bina yapılmasını uygun gördü!
Civarda, "tek katlı-bahçeli" bir bizim ev kalmıştı, annem ona tepeden bakan! komşularından rahatsız olunca, ehliyetsiz, ısrarcı müteahhitlerin kol gezdiği Yalova'da, koşullar gereği neyse birine verdi evi.
Yalova'da neredeyse tek katlı-bahçeli evler tarihe karışacak çok kısa bir zaman sonra. Her yer, anlamsızca, fransız balkonlu, akıllı-lüks binaların istilasında ne yazık ki!
Deprem mi?
Onu takan kimse yok. "Yan yatar ama yıkılmaz abla" dedi "eski bakkal", "yeni MÜTAYİT bey"!
Neyse, içimin yangısı, şişmişliği bir yana, diyeceğim, ev yıkılırken orada olmak istemedim. Kim olduğunu bilmediğim ya da bildiğim -ne farkeder- birilerinin, gelip çocukluğumu, hatıralarımı yıkmasına, onları benden alıyor olmasına "seyirci kalmak" istemedim belli ki.
Ama annem mutlu olsun, sağlıklı ve hayatta iken rahat etsin, arzu etti, gönlü olsun diyerek sustuk, muş-mış gibi yaptık. O sevindi, bizde sevin-miş! olduk.
-konuya giremiyorum iyi mi, hassas nokta belli-
Neyse; ev yıkılmadan bir kaç gün önce, banyo girişinde, eski bir kapı vardı, ahşap kapı.
Onu almak istediğimi söyledim anneme. "Hatıra" dedim, "evin duvarına dayayacağım" dedim.
"aman kızım napıcaksın o eski kapıyı, senin evine gider mi hiç o eski şey" diye bir güzel çıkıştı bana.
Sonrasında, ben gidemedim, adamlar gelmiş, evi yerle-bir etmişler, o kapıyı ve onun gibi bir kaç kapıyı da, yoldan geçen eskicilere vermişler.
Kapı gitti yani.
Ev zaten gitti, şimdi 2. kata başlamışlar.
Annem mutlu.
Biz mutlu-ymuş gibi-
Bende gittim kendime, çerceve içinde bir kapı resmi aldım. Duvara, tam göz hizama astım.
"Kapıların "yaşantımız içinde ne kadar çok ve önemli" olduğunu bana hatırlatsın diye.
"Biri kapanırsa, bir diğeri mutlaka açılır" diye.
"Güzel söz, demir kapıyı bile açar " diye.
"Asla sert kapatma, tekrar açmak zorunda kalabilirsin" diye.
"Dış kapının mandalı olmak, kötü birşey değil hatta değerlidir" diye.
Hayat kapılarınız hep açık olsun.
Soğukta kapansa bile, güneşte açıldığına inanırım çünkü.
çok üzüldüm o kapıyla ne güzel şeyler yapılabilirdi hay allah çok severim bende eski kapıları ve eskiye dair ne varsa yaşanmışlık kokan hani kimbilir kimler elledi ve geçti ve yaşadılar diye olan olmuş neyse:(kapı komşundan sevgiler...
YanıtlaSilevet duvara dayayıp, seyrederdim, dokusuna da hiç dolunmazdım öyle bırakırdım ama kısmet işte.
Silnasıl guzel bır post..betton yıgınları arasında kaybolduk yalnız ve robot hayatımzıda gun gecırıyoruz....asla kapıyı sert kapatma nasıl dogruuuu bır soz :(( allahım herkese mutlu huzurlu gunler gostersın..sevgıler
YanıtlaSilAmin, çok teşekkür ederim.
SilEmel Hanımcım merhaba, blogunuza, sakin sakin anlatışınıza, resimlerinize ve tariflerinize bayılıyorum.(Tariflerinizden 2 ya da 3 tanesini yaptım hepside çok güzel oldu) İyi ki varsınız :)
YanıtlaSilooo çok teşekkür ederim baharcım, çok memnun oldum. Sende iyi ki varsın. pozitif enerjini geçirdin, ne güzel.
SilEmel hanım şiir gibi anlatmışsınız ne güzel bir yazı olmuş benimde içinde doğup büyüdüğüm evin yeri bir başkadır rüyalarımda hala o evi görürüm sanki hep orda yaşamışım gibi kapı fotoğrafı çok anlamlı olmuş sevgiler
YanıtlaSilTeşekkürler Meltem.
Silçocukluğumuzda yaşadıklarımız mücevher değerinde, ama yok olup gidiyorlar işte. İstesende istemesende. Çok şükür bu günümüze.
Bu duyguların birebir aynısını annem de yaşadı. Yüreğinde izleri hala taptaze durur, hiç gitmedi. Neler hissettiğini tahmin edebiliyorum. Allah anneciğine uzun ömürler versin.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilAmin Sebicim,
SilAnnem bazen ah bahçem fakan diyor ama genelde mutlu gözüküyor. Belki de bize hissettirmek istemiyor. tam anlamadım.
Sevgili Emel...
YanıtlaSilYalovalı biri olarak ve ömrünün 21 yılını aralıksız Yalova'da geçirmiş biri olarak, evinizin yerini merakla ve hüzünle okudum bu postu... Yalova'dan yok yere giden bir evimiz var bizim de... Hala önünden geçerken üzüldüğüm.. Yok, bizimki mütayit tarafından yıkılmamıştı, hala duruyor yerinde de, babamın ticaretteki sonsuz becerisi yüzünden banka tarafından elimizden alınmıştı... Evler giderken çocukluğu da, hatıraları da götürüyor sanki biraz biraz... Ondandır sanırım bunca kıymet vermemiz, yoksa hepsi dört duvar... İçindekiler gitmese iyiydi, bizimkinde gitti...
Neyse ziyadesiyle hüzünlendiğim ama bir o kadar da sevdiğim bu yazı için bir hediyem var, bu postu aradım taradım buldum sonunda bloğumda... İşte ordaki rengarenk kapılar sana armağan olsun... Kapılarımız da hep güzelliklere, sürprizlere açılsın...
http://www.hobicigeldihanim.com/2012/09/sonbahar-guzellemesi-niyetiyle-baslayan.html
Bizim ev, devlet hastanesinin karşısında Esencan. Oralar eskiden kivi tarlasıydı, üzüm bağlarıydı. TOKİ ne evler yapmış şimdi. Etrafta da neredeyse bahçeli ev kalmadı. Yalova isen beni çok iyi anladın sen. O güzelim yalova, taşa, betona hapsolacak. Ata'mın köşkü kalsa bari...oralara el atmasalar
SilKapıları gördüm bu arada yazmayı unuttum:) çok teşekkür ederim.
SilCanım ne güzel bir yazı olmuş yine, geçmişin kokusu beni de çok cezbeder..Belli için yangın yeri.... olsun annenin mutluluğu için değer değil mi?Uzun vadede onun bu mutluluğu paha biçilmez olacak Emelciğim.Herşeyden önce senin gönül kapın açık ,eee evinin kapısını da aralıyorsun her gün bizim için daha ne olsun.Sevgilerimle canım.
YanıtlaSilEbrucanım:)
SilÇok teşekkür ederim.
ne güzel anlatmışsınız...
YanıtlaSiliçime işlemiş değil mi:)
Silne güzel anlatmışsınız...
YanıtlaSilBen Türkiye'deki bu apartman merakını, dipdibe yaşama hevesini anlayamadım, anlayamıyorum. Birilerinin rant yapması uğruna hayatlarımızı maalesef toprağa basmadan dört duvar arasında, aman komşular duyar korkusuyla heyecan ve coşkularımızı bastırarak yaşamak zorunda bırakılıyoruz. Eskiye sahip çıkmadan yeniye kucak açmaksa bana oldum olası yapay geliyor. Ama işte durum maalesef ortada. Anılarının her daim taze kalması dileklerimle...
YanıtlaSilben hiiiiiiç anlamıyorum. Birileri rant peşinde işte.
SilNe paralar dönüyor kimbilir.
Olan güzelim yeşile, güzelim doğaya oluyor.
Çok teşekkürler Juliette.
her zamanki gibi duygu yüklü bir yazi bende üzüldüm inan ama annecigin icinde hayirli olsun az oyunlar oynamadik orda bahcesi terasi cok guzeldi
YanıtlaSilSağol Melekşencim. Annem anneni soruyor?
Silçok merak etmiş.
annecigim ameliyat oldu dizinden cnm bir yandanda diyaliz hastasi bu ara sikintida anliyacagin:(
SilBahçeli evlerimizi müteahhite (!) verdik,apartmana çıktık ,şimdi apartmanlardan inip bahçeli evlere dönüyoruz.
YanıtlaSilBenim babam memur olduğundan hayalimde çocukluğumun geçtiği bir evin hayali bile yok. Babaannenim evi vardı ama o da dedem ben 6 yaşındayken ölünce -hayal meyal anımsarım- babaannem bizim yanımıza geldi . Onu bile doğru düzgün anımsamıyorum bak...
Ne diyordum? Biz babaannemlere gidince anneme " ben burada koşabilir miyim " dermişim. Nasıl baskı yaptılarsa " "koşma,hoplama,alt kattakiler kızar " filan diye :(
Kardeşim Londra'da yaşıyor benim her yıl gidiyorum yanına. Orada evler hep müstakil ,eski püskü ama asla yıkmıyorlar hatta tadilat için bile bi dolu izin gerekiyor. Şimdi bakıyorum oradakiler mi akıllı biz mi ? Bilemiyorum.
Öptüm şeker seni. Canını sıkma olur mu?
Sağol Nilgüncüm. yok bizde o kültür. eskiye sahip çıkma, koruma.
SilYeşil, hayvan, doğa sevgisi, hep gerisindeyiz. Eğitim meselesi.
Bu vakite kadar hala çözülemedi, inşallah bizim yetiştirdiğimiz çocuklarda bu bilinç oluşur da, sahiplenirler eskiyş, doğayı, yeşili.
üzülüyor insan, başka gidecek yerimiz yok ki.
ne tatlı yazmışsın yaa :)
YanıtlaSilaaa...çok sağol:)
SilTeşekkürler,
Bizim şu anda oturduğumuz ev yaklaşık 35-36 yıllık falan herhalde.. Kapıları eski tip, hatta boyanması gerek, rengi kreme dönmüş ve kimi yerleri dökümlüş durumda, normalde biz dahanamayıp boyardık ama, Tüm evi badana yaptırdığımız halde kapılara dokundurtmadık. Yaşanmışlık hissi çok hoşuma gidiyor benim. Seviyorum o kapıları bu haliyle.
YanıtlaSilSeni de çok çok iyi anlıyorum, o duyguyu, anıların uçup gitmesini...
Bir gün büyüdüğüm evin karşısındaki iki ağacın kesildiğini öğrendiğimde nasıl yıkılıp üzüldüğümü çok iyi hatırlıyorum..
Ne yapalım her zaman değişime karşı duramıyor insan. bazı şeyleri yaşamak kaçınılmaz bizim ülkemizde ne yazık ki...
Bu değişimi kimler istedi bir de o var:( Kim bilir ne paralar dönüyor bu inşaat işinde. İnsanları kandıyorlar, bahçelerinden alıp, kuş kafesi, baykuş bakışı apartmanlara tıkıyorlar.
SilYok ben istemiyorum böyle değişimi.
İmkanım olursa, ilk fırsatta bir arsa alıp bahçeli evimi yapmayı hayal ediyorum.
Yanımda gökdelen, apartmanda istemem. Mümkünse dağ başı olsun, ama bunlar orayıda bulur.
bende hatırları müteahhit marifetiyle içine edilenlerdenim:(
YanıtlaSilsana da çok geçmiş olsun demekten başka ne gelir elden:(
SilÇok doğru demişsin ben de anlamıyorum bu mantığı. Her yer apartman dip dibe güneşi göremiyoruz :( Depremi düşünen hiç yok. Bir çok ilde bulundum tamamında aynı durum 10-15 katlı binalar. Bu yüzden amerikan filmlerine imrenerek bakıyorum kocaman bahçeli ferah mı ferah. Dediğin gibi dağın başına gitsek oraya da gelirler sanırım bina dikmeye.
YanıtlaSilbazen bazı postlara hemen yorum yapmıyorum ben...bekletiyorum kendimi...bu da onlardan biri oldu...çünkü küfretmek istedim...ama en büyük küfürümde "pislik" tir :)) bir tane daha var...onu da korkunç sinirliysem söylerim ki,bu postu okuyunca kaç kere söyledim bilmiyorum ; İblis !! mütahitlere verdim veriştirdim...
YanıtlaSilçok canım yanıyor böyle şeyler okuduğumda,gördüğümde yada yaşadığımda....bir tek böyle anlarda hayat anlamsızlığa bürünüyor benim için....
çok üzgünüm adına...ve kesinlikle çok çok çok sıkıldığım bu apartman dairesi konseptinden uzaklaşmak istiyorum bir an önce...toprağa basmak istiyorum bahçeme çıkıp...kediciğim camdan bakmaya mahkum kalmasın,oda çimlerde güneşlensin istiyorum....kendi bahçemde yapmak istiyorum pikniği,2-3 saat yol almak değil....
umarım bir gün tüm dileklerimiz olur da birbirimizi konuk ederiz bahçelerimizde ,zevkle....