Harika bir çarşamba,
harikulade bir hafta ortası,
Keyfini çıkarın, bitsin de geçsin diye telaş yapmayın.
Nasılsa akşam olacak, nasılsa işler bir şekilde yürüyecek.
Ancak, geçen dakikalar bir daha geri gelmeyecek.
Huzur bulun, keyif alın dakikalarınızdan.
Dün bitti bak, yarın meçhul zaten.
An dediğin, nefes aldığın, tam da şu an.
Yahu ne tatlısın! Gözlerimin daha %40'ı açılamamışken, bu yoğun enerjine çarpıverdim. Az önce de soğuk suyu yüzüme çarpıvermiştim. Nasıl bir olumluluk, yaşama sevinci...
YanıtlaSilÇocukken, zaman zaman annem ne yerse onu atardım ağzıma yemek sırasında. Bir çatal patlıcan yemeği, bir parça ekmek, sonra tuza banılmış acı biber. En çok güzelim cacığı beklerdim. Nafile, annem hala cacığını, ayranını yemeğin sonunda içer. Keşke komşu olsaydık seninle. Emelle sabah yürüyüşü, Emel temizlik yapıyor, Emel alışverişte. Bu kadın ne zaman işlerini bitirdi de fotoğraf çekiyor, dergilere gömülmüş diye şaşar kalırdım herhalde. Bu şekilde enerjinin çeyreği bende de olur muydu acaba? Ev işlerini ne zaman yapıyorsun sen yav!?!
Yemeğin en güzel lokmasını, tatlının en çikolatalı yerini en sona bırakma alışkanlığım yoktur ama, takip ettiğim üç dört blog var. En son seninkine bakıyorum ki tadı en uzun kalan , bana enerji veren sen ol diye...
Bilmem takipçilerin yük oluyor mu sana zaman zaman ama iyi ki varsın, hep yaz, hep yaz.
Bir laf vardı nerden duydum bilmiyorum
YanıtlaSil"Tanrı andadır"..
ne doğru..
Gözüm gönlüm şenlendi yine, yüreğine sağlık emelcim!! bu arada dipnot: çay sözünü aldım peşini bırakmayacağım:)öperim,,
YanıtlaSilNe güzel bir post, ne güzel bir yazı, daha ne olsun,, o güzel yüreğinize sağlık, Sevgiler Sema:)
YanıtlaSilevde kolilerle boğuşurken iyi motivasyon oldu emelciğim.Ne zor işmiş şu taşınma, bir kaç dakika kaçıyorum da buralara içim açılıyor.
YanıtlaSilEmel:) bloguna iyice alıştım.. acaba bu sefer ne yazmış neler paylaşmış diye merak ediyorum...
YanıtlaSilHarika bir çarşamba:))
güne böyle huzurlu başlamak ,yüzümde tebessüm bırakmak... en güzeli...
hikaye bu ya ; keten ayakkabılar ayaktan yeni çıkarılmış, belli ki küçük bir gezme dönüşü, pencerenin tülü hafif esen rüzgarı getiriyor, incecik bir yaz pikesi tedbir olarak yanıbaşında, hafif bir çay, iki lezzetli kurabiye, rüzgar estikçe baş köşeye yerleşmiş kütükden yayılan, ağacın sihirli kokusu, gün ışığı evi dolaşıp aynaya ulaşmış, emel anda huzuru bulmuş....gökten de üç elma düşsün bu eve....
YanıtlaSilResimlerle içimizi açtın valla. Birşey danışacağım. Oğlum için nevresim bakıyordum. İstediğim gibi birşey bulamadım. Senin nevresimlerin gri yıldızlı ve beyaz üzerine yıldızlıları nereden almıştın die sorsam olur mu?
YanıtlaSilAyşen yazmış hikayeyi daha güzelini yazamam. Bu Beyaz Köşk'ün üç güzel insanı miss gibi kurabiye kokan evlerinde uzun upuzun mutlu mes'ud yaşasınlar,güzel kraliçe bize her sabah" Günaydın! "vdesin. E ben daha ne iterim ki?
YanıtlaSilnilgün üç elmadan sonrası da bu kadar güzel yazılırdı, çok beğendim.
SilAnı değerlendirmek adına kendim için güzel bir şey yapıp senin sayfalarına baktım huzur buldum.
YanıtlaSilHiiç acelem yok, geniş geniş, sevine sevine geziyorum blogları, böyle hayat dolu postlarla gülümsüyorum, seviniyorum hep iyi insanlar arasında olduğumu düşünüp..Bugün çarşamba, ne güzel...
YanıtlaSilZaman zaman unutsak da, beklediğimiz hedeflere varmak için acele etsek de, her anın tadına varmalı aynen dediğin gibi! Varmalı ve hain zamana "Bak işte alt ettim seni, bu güzel an benim için bir ömür! Şükürler olsun! demeli, e hadi o zaman bu akşam yiyeceğim mantıyı yavaş yavaş, sindire sindire, tadını çıkara çıkara yiyeyim :) Ve senin dediklerini düşünürken bir de diyeyim ki "Çok var ağustosa, boşver tatili beklemeyi de, sakin İstanbul'un keyfini çıkar" Evet yahu böyle yapayım :) Sevgiler. Emel :)
YanıtlaSil